Akıllı Şehirler ve Perakende
Son zamanlarda bir terminolojiden sıkça bahsedilir oldu. Akıllı Şehirler. Bir perakende sistemleri profesyoneli olarak bu terminolojiyle World Intelligence City Summit 2013 (Akıllı Şehirler Zirvesi) aracılığı tanıştım. Peki akıllı şehir ne demektir? Akıllı Şehir, dar anlamıyla, sadece teknoloji çerçevesinde ele alınmakta, ICT’nin (Information and Communication Technology) ya da Türkçe’de BİT’in (Bilgi ve İletişim Teknolojileri) daha etkin şekilde kullanıldığı yerler (projeler) olarak değerlendirilmektedir.
Ancak akıllı şehirler başta sürdürülebilir ve pozitif ekonomik etki unsurlarını içine alan ve toplumun memnuniyetine odaklanmış denetimi, katılımı, ve bilgi paylaşımını ön plana çıkaran çok daha kapsamlı ve entegre projelerdir. Akıllı şehir projeleri problem önceliklerini objektif kriterlerle belirleyen, bürokrasinin azaltıldığı ve çözümlerin üretiminde halkın aktif katılımının sağlandığı şeffaflık temelli bir vizyona sahiptirler. Akıllı şehirler kavramını tamamen ‘cool’ teknolojiler ile özdeşleştirmek çok doğru olmayacaktır. ‘Akıllı’ olmak süreçleri yeniden tanımlamak ve vatandaşları sürece aktif bir şekilde dahil etmektir(Bir Şehrin IQ’sunu Nasıl Artırabilirsiniz?, Fatih Aydın, 29 Nisan 2013 tarihli blog yazısı).
Buna karşın akıllı bir şehir alt yapısı mutlaka akıllı sistemler ile mümkün olacaktır. Bu anlamda perakende sistemlerinin bu yapının içinde kendini daha akıllı hale getirmesi gerekecektir.
Akıllı Şehirlerde yaşayan / yaşayacak insanlar Y kuşağı (sonrasın Z kuşağı) olacağını düşünürsek – ki bu kuşaklar önümüzdeki yıllarda perakende sektörünü şekillendirecek kuşaktır- bu kitlenin beklentilerini iyi anlamak ve çok hızlı bir şekilde cevap vermek gerekecektir. Yapılan araştırmalar Y ve Z kuşaklarının fiyatla çok ilgilenmediğini ancak ürünün dizayn edilmesi ve kişiselleştirilmesi ile çok yakından ilgilendiğini göstermektedir. Bu noktada bu beklentileri anlamak ve hızlı cevap vermek önümüzdeki yıllarda firmalar için rekabet avantajı getirecektir. Müşteri beklentilerini çok hızlı anlayıp buna cevap verme hızımız düşük ise biz perakendeciler için sıkıntı devam edecektir. Bu anlamda, Tedarik Zinciri Çözümleri önem kazanmaktadır zira beklentiye hızlı cevap vermek ancak ürünlerin tedarik sürelerinin kısalması ve çok hızlı bir şekilde müşteriye ulaşmakla mümkün olacaktır. Örneğin; yılda 2 koleksiyon yapan bir firma ile yılda 12 koleksiyon (ayda bir koleksiyon) yapan firmaları karşılaştırdığımızda Y kuşağının yılda 12 koleksiyon yapan firmalara daha çok ilgisinin olduğunu görüyoruz. Bu ilgiyi elde etmek basit sistemlerle mümkün değildir. Başka bir örnek; bir müşterinin takip ettiği firmanın İnternet sitesinden incelediği ürün veya ürünleri sistemsel takip edip , bu müşterinin bulunduğu herhangi bir lokasyonda Foursquare üzerinden bir check-in yaptığında bu bilginin firmaya ulaşıp hemen müşteriye bir mesaj ile aradığı ürünün kendisine 500 m mesafedeki mağazada olduğu bilgisinin paylaşılmasıdır. Bu anlamda firmaların müşteri beklentilerine hızlı cevap verebilmek için tedarik zinciri çözümlerine önem vermeleri gerekmektedir. Müşteri beklentilerini hızlı anlamak ve bun aynı hızla cevap vermek; bunu başaran firmaların pazarda daha hızlı penetrasyona sahip olacağını düşünüyorum.
Perakendecilerin bu başarıyı sağlaması için akıllı şehir paydaşları ile iş birliği içinde olması çok önemli olacaktır. Kendi sektörlerinde bir inovasyon sağlayabilmek ancak iş birliği ile mümkün olabilecektir. Böyle düşünmemin bir diğer sebebi akıllı şehirlerde Bilgi ve İletişim Teknolojileri’nin bir entegrasyon içerisinde olmasıdır. Başarı için bu entegrasyona dahil olmak ve iş birliği oluşturmak gerekir. Bu anlamda önümüzdeki yıllarda perakendecilerin “perakende sistemleri” dediğimiz yapıyı daha akıllı hale getirmek yoğun mesai harcaması gereken konulardan olacaktır.